TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATMA SUÇU

Categories: Genel

 

TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATMA SUÇU

            Gerek bireysel araç kullanımındaki yoğunluk, gerekse de dikkatsiz sürücülerin çokluğu; “trafik güvenliği ihlallerini” önde gelen kamusal güvenlik problemlerinden biri haline getirmiştir. Hal böyle olunca; hukukumuzda, trafik kurallarını ve bu kurallara uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımları düzenleyen çok sayıda düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemelerin birçoğu, trafik güvenliğinin ihlali halinde; idari yaptırımları öngörmekle beraber; Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerinde trafik güvenliği ihlalleri halinde uygulanacak adli yaptırımlara da yer verilmiştir. Bu düzenlemelerin başında ise “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma” ve “Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye Sokma” suçları gelmektedir.

TCK’nın 179. maddesinde suçun kasten işlenen hali düzenlenmişken; 180. Maddede düzenlenen suçun manevi unsuru taksirdir. Bahsi geçen suçlar, ceza hukuku bağlamında “tehlike suçları” arasında yer almakta olup bu suçların oluşması için somut olayda bir zararın meydana gelmesi gerekmemektedir. Suçun işlendiği sırada ayrıca bir zararın meydana geldiği durumlarda fail, ayrıca neden olduğu zarardan sorumlu tutulacaktır. Ancak suçun oluşması için mutlaka failin fiiliyle somut bir tehlikeye sebebiyet vermesi gerekmektedir. Bahsi geçen suçların yargılamasında görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemesi’dir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma”   başlıklı 179. maddesinde;

“(1) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hale getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” düzenlemesi yer almaktadır.

Suçun birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen işleniş şekilleri kanun koyucu tarafından kanun metninde açık bir şekilde ortaya konmuştur. Örneğin yüksek hızda diğer araçlara makaslar atarak araç kullanan sürücü 2. Fıkra hükmüne göre cezalandırılacaktır.

Üçüncü fıkrada ise “başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek” ibaresine yer verilerek düzenlenen suçun birçok şekilde işlenebileceği belirtilmiştir. Bu halde, failin emniyetli bir şekilde araç idare edememesini sebep olan bir durumun var olup olmadığı her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilecektir. Örneğin, Yargıtay içtihatlarında; uzun süre uykusuz kalmış olmasına rağmen araç kullanmaya devam eden kişinin 3. Fıkra hükmüne göre cezalandırılacağına hükmedilmiştir.

Suçun en yaygın işleniş şekli ise alkollü şekilde araç kullanarak trafik güvenliğinin ihlal edilmesidir. Kanun hükmünde suçun oluşması için sürücünün kullandığı alkol miktarının seviyesinden bahsedilmemiştir. Ancak Karayolları Trafik Kanunu 48. Maddesinin 6. ve 7. fıkralarında bu konuya ilişkin bir düzenleme yer almaktadır. Söz konusu kanun hükmünde alınan alkolün seviyesine ve kullanılan aracın niteliğine göre üçlü bir ayrım yapılmıştır. Buna göre;

  • 1.00 promilin üzerinde alkollü bir şekilde araç süren sürücüler,
  • Hususi otomobil sürücülerinin 50 promil üzerinde alkollü araç sürmeleri ve trafik kazasına sebebiyet vermeleri halinde,
  • Ticari ve diğer araç sürücülerinin 20 promil üzerinde alkollü araç sürmeleri ve trafik kazasına sebebiyet vermeleri halinde,

üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

Görüleceği üzere; kanında 1.00 promilin üzerinde alkol tespit edilen sürücüler kullandığı araca ve kazaya sebebiyet verip vermediğine bakılmaksızın söz konusu suçu işlemiş sayılmaktadır. Kandaki alkol oranının 1.00 promilin altında olduğu hallerde ise kanun koyucu suçun oluşması için sürülen aracın niteliğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini düzenlemiş ayrıca somut olayda bir kazanın meydana gelmesini şart koşmuştur.

Öte yandan ehliyetsiz araç kullanılması tek başına “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma” suçunun oluşmasına sebebiyet vermemektedir. Suçun oluşabilmesi için ehliyetsiz araç kullanılan kişinin kanun metninde yer alan fiillerden birini meydana getirmesi ve bu fiiliyle trafik güvenliğini ihlal etmesi gerekmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye Sokma”    başlıklı 179. maddesinde ise;

Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye üç aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Kanun metninden açıkça anlaşılacağı üzere; bu suçun oluşması için failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir şekilde hareket ederek trafik güvenliğini tehlikeye sokması gerekmektedir.

 

                                                                                                                                     Av. Abdullah KARADEMİR

Leave Comments

Ara