ARAÇ DEĞER KAYBINDA SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU
Hayatın vazgeçilmez yaşam şartlarından birisi de malumunuz trafiğe çıkmaktır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan “2019 yılı Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri”ne göre yıl içinde 1 milyon 168 bin 144 trafik kazası gerçekleşmiştir. Bu rakamlara göre trafiğe çıkınca kaza riskiyle karşı karşıya gelme ihtimalimizin çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Kazadan sonra araçlarda oluşan hasarlar bakımından değer kaybının oluşacağı da yadsınamaz bir gerçektir. Makalemizde kaza sonrası aracın kaybettiği değeri karşılamakla yükümlü olan sigortaların sorumluluğundan bahsedeceğiz.
Kazada zarar gören tarafın aracı her ne kadar eski haline getirilse de aracın ikinci el piyasa fiyatında hasardan kaynaklı bir değer kaybına rastlanır. Bu durumda Türk Borçlar Kanunu 122. maddesi gereğince de araca zarar veren kişi bir kusuru olmadığını ispat etmedikçe, oluşan değer kaybını ödemekle yükümlüdür. Bu noktada devreye sigorta şirketleri girmektedir.
Trafik sigortası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç sahiplerine yüklenen bir hukuki zorunluluktur. Zorunlu trafik sigortası olarak bilinen bu sigorta, kazada kusuru %50’den az olan tarafın maddi ve bedensel zararlarını karşılamayı teminat altına almaktadır. Yani kazaya neden olan ve kusurlu bulunan tarafın trafik sigortası, kusur oranında karşı tarafın aracında oluşan değer kaybını karşılaması gerekir. Sigortacı sigortalının, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı doğacak mali kayıplarını zorunlu sigorta limitlerine kadar temin etmektedir. Şunu da belirtmek gerekir ki zorunlu trafik sigortalarının vermiş olduğu kusurlu olmayan tarafta meydana gelen araç değer kaybını karşılama teminatı, araç sahiplerinin isteğe bağlı olarak yaptırdıkları kaskoda ancak bu hususta ek teminat olarak verilmesi halinde kasko sigortaları tarafından karşılanabilmektedir.
Araç değer kaybı yaşayan taraf, karşı tarafın trafik sigortasına aracında oluşan değer kaybının karşılanması için başvuruda bulunmalıdır. Bu başvurudaki şartlar şunlardır:
- Başvuruda bulunulan sigortalının %100 kusurlu ya da başvuruda bulunanın %50’den az kusurlu olması,
- Kazanın üzerinden 2 yıl geçmemiş olması,
- Kazada oluşan hasar bölgesinin daha önceki bir kazada hasar görmemiş olması,
- Aracın 165.000 kilometreyi geçmemiş olması,
- Aracın 10 yaşından küçük olması,
Bu şartları taşıyan taraf, kara araçları branşında ruhsatı olan bir sigorta eksperinden aldığı “Araç Değer Kaybı Ekspertiz Raporu”yla birlikte sigorta şirketine başvurur. Bu başvuru aynı zamanda Karayolları Trafik Kanunu madde 97 gereğince dava açma şartıdır. Trafik sigortacısı, bu başvuruyu değerlendirip karşı araçta meydana gelen gerçek zararı, poliçe kapsamında teminat altına aldığı limit dahilinde karşılaması gerekmektedir.
Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki uyuşmazlık konusu trafik kazası sonucunda, zarar görene ait aracın tamir süresince çalışamaması sebebiyle oluşan kazanç kaybı trafik sigortası teminatı dışında ise de, araçta meydana gelen değer kaybı gerçek zarar kalemleri arasında bulunmaktadır.
Meydana gelen kaza neticesinde sigorta şirketlerinin yüklendiği zorunlulukları “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları,” düzenlemektedir. Bu şartlar arasında, meydana gelen bir kazada zararın önlenmesi veya azaltılması amacıyla, sigorta ettirenin yapacağı makul ve zorunlu masraflar teminat limitleri dahilinde sigortacı tarafından karşılanması bulunmaktadır. Aynı genel şartlar, sigortacının sigorta ettireni haksız yere yapılan taleplere karşı korunmasını da düzenlemiştir. Sigortacı, ödediği tazminat ve araç değer kaybı miktarlarınca hukuken sigorta ettiren yerine geçmektedir. Ez cümle, bu sebepten sigorta şirketine açılan araç değer kaybı davaları ticari dava niteliği haizdir.
Konu ile ilgili olarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi “Araçta meydana gelen değer kaybı gerçek zarar kalemleri arasında bulunmaktadır. Davacı aracındaki değer kaybından davalı sigorta şirketinin de limiti dahilinde sorumlu tutulması gerekir” şeklindeki kararıyla sigorta şirketleri aleyhine vatandaşa hukuki bir koruma sağlamıştır.
Sigorta şirketi 15 gün içinde başvurucunun başvurusuna cevap vermez, başvuruyu reddeder veya eksik karşıladığı durumlara ilişkin uyuşmazlık olursa zarar gören taraf için iki çözüm yolu öngörülmüştür. Birincisi Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmak ikincisi ise 5684 sayılı sigortacılık kanunu çerçevesinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmaktır. Hak kayıpları ile karşılaşılmaması için izlenecek yol hakkında uzman avukatlardan yardım alınması tavsiye edilmektedir.
Stj. Av. Sümeyye Nur YAKUT