7253 SAYILI KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNDEN SONRA İNTERNET ORTAMINDA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE

Categories: Genel

7253 SAYILI KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNDEN SONRA İNTERNET ORTAMINDA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE

31.07.2020 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe gire 7253 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile birlikte yürürlükteki 5651 sayılı kanunda bir dizi değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerin en önemlisi Türkiye’de günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının temsilcilik açması zorunluğu getirilmesidir.

7253 sayılı kanun ile sosyal ağ sağlayıcıları Türkiye’de temsilcilik açması için beş kademeli bir yaptırıma tabi tutulmuş,  bu yaptırımlar neticesinde sosyal ağ sağlayıcıları değişik kademelerde temsilcilik açmış ve neticesinde şuan için Türkiye’de temsilciliği bulunmayan (günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı) sosyal ağ sağlayıcısı kalmamıştır.

Ülkemizde temsilcilik açan sosyal ağ sağlayıcıların görevi anılan kanunda  “…. Kurum, Birlik, adli veya idari makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya taleplerin gereğinin yerine getirilmesi ve kişiler tarafından bu Kanun kapsamında yapılacak başvuruların cevaplandırılması…..” olarak  belirlenmiştir.

7253 sayılı kanundan önce bu mecralarda vuku bulan hukuka aykırı fiiller mahkeme ortamına taşınmakta, yargı mercileri ihtilafın çözümü adına sosyal ağ sağlayıcılarından durumun niteliğine göre bilgi ve belge talep etmekte fakat herhangi bir muhatap bulunmadığı için bu türden müzekkerelere cevap verilmemektedir.

Örneğin, belli bir kişi, kesim veya grupları linç etmeye yönelik eylemler, özel hayatlarının ifşası maksatlı yapılan itibar suikastı niteliğindeki paylaşımlar yahut bir kişi hakkında yazılmış galiz bir küfre yönelik yayının sona erdirilmesi için verilen mahkeme kararları, sosyal ağ sağlayıcılarının “şirket politikalarına” uymadığından bahisle yerine getirilmemekteydi. Kanun değişikliğinden önce sosyal ağ sağlayıcıların ülkemizde temsilcilikleri bulunmadığı için de herhangi bir yaptırım yolu mümkün gözükmemekte, bu fiillerden ötürü mağdur olan binlerce kişi telafisi imkansız mağduriyetler ile karşı karşıya kalabilmekteydi.

Yargı mercilerinin kararlarına karşı sosyal ağ sağlayıcılarının bu tutumları doğrudan egemenliğimize yönelik bir saldırıdır. Çünkü Anayasamıza göre; Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Yargı yetkisi ise, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.

Binaenaleyh müzekkerelerin gereğini yerine getirmekten imtina eden sosyal ağ sağlayıcılarının bu tutumu egemenliğimize yönelik bir saldırı olarak değerlendirilmelidir.

Bu yazımızda sosyal ağ sağlayıcıların ülkemizde temsilcilik açmasından sonra mahkemelerin ya da sulh ceza hakimliklerinin kararlarındaki eksikliklerden bahsedeceğiz.

7253 sayılı kanun değişikliğinden önce sosyal ağ sağlayıcılarında kullanıcılar tarafından işlenen suçlarda mahkemeler ya da hakimlikler  ” …….bu tür yer sağlayıcı firmaların  merkezinin Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunduğu, ABD adli makamlarınca  “Önemli suç / Hafif suç”  ayrımı yapıldığı, şikayete konu suçun hafif kategoride kaldığı için anılan devletten  ceza istinabe talebinde bulunulması durumunda taleplerin yerine getirilmediği ve  bu sebeple delil toplama imkanı bulunmadığından….”  minvalinde kararlar tesis ederek KYOK veya delil yetersizliğinden BERAAT kararları vermekteydi.

Fakat halen bu türden ihtilaflarda mahkemeler 7253 sayılı kanun öncesindeki gibi kararlar tesis etmekte ve başvurucuların  mağduriyeti devam etmektedir. Artık bu minvaldeki şikayetlerde; faillerin tespiti için, yetkili makamlar tarafından istenen bilgi ve belge talepleri sosyal ağ sağlayıcılarının merkezi ABD yerine bu şirketlerin Türkiye’de bulunan temsilcileri tarafından yerine getirilecektir.

Bir örnek ile konuya açıklık getirmek gerekirse; Instagram hesabı çalınan-hacklenen başvurucu, şüpheli veya şüphelilerin tespit edilip gerekli cezai müeyyidelerin uygulanması için Sulh Ceza Hakimliklerine başvurmakta fakat yukarıda da bahsettiğimiz üzere ABD makamlarının istinabe taleplerinin yerine getirilmediğinden bahisle KYOK kararı verildiği düşünüldüğünde ortaya telafisi mümkün olmayan, eksik ve hukuka aykırı kararlar çıkmaktadır.

Örnek üzerinden gitmek gerekirse Instagram hesabı çalma – hackleme, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 243. Maddesinde tanımlanan “Bilişim Sistemine Girme”  ve 244. Maddesinde tanımlanan “Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçunu ihlal etmektedir.  İşte bu aşamada Instagram hesabına erişimin engellenmesi veya hesabın kapatılması için KYOK kararı veren savcılık makamı, hem mağdurların mağduriyetini giderememekte hem de bu suçu işleyen şüpheli veya şüphelilerin cezasız kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu durum yürürlükteki Türk Ceza Kanununun ruhuna ve amacına aykırı olacak, cezanın suç önleme niteliğine zarar verecek ve bu tür suçlarda cezasızlık tartışmalarını ortaya çıkaracaktır. Bir suçun cezasız kalması sanığa hem ödüldür hem de bu türden hukuka aykırı eylemlere davetiye çıkarmaktır.

Açıklanan nedenlerle bu türden ihlallerin yaşanması halinde adli makamlar tarafından, ihtilafların çözümü adına öncelikle faillerin tespiti için sosyal ağ sağlayıcıların Türkiye’de bulunan temsilciliklerine müzekkere yazılmalı, müzekkere cevaplarına göre işlemlere devam edilmeli keza araştırma yapılmasına rağmen şüphelilere ulaşılamaması halinde dahi, daimi arama kararı alınarak dava zaman aşımı süresinin sonuna kadar evrakın takibi gözetilmelidir.

 

 

                                                                                                                                           Av. Seyit Ahmet AKGÜN

Leave Comments

Ara