GENEL HATLARIYLA KİŞİLİK HAKLARININ İHLALİ NEDENİYLE ERİŞİMİN ENGELLENMESİ
İnternet çağını yaşadığımız bu dönemde hemen hemen her şeyi internet üzerinden gerçekleştiriyoruz. Ticaretin yerini e-ticaretin, geleneksel medyanın yerini internet medyasının, klasik iletişimin yerini ise sosyal medya üzerinden iletişim ve etkileşimin aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu durumun insan hayatında; pratiklik, zaman tasarrufu, düşük maliyetler başta olmak üzere pek çok avantajı beraberinde getirdiği aşikar.
Ancak bununla beraber, insan hayatının internet üzerine evrilmesinin doğal bir neticesi olarak bir takım olumsuzluklar da internet üzerinden yaşanılmaya başlandı. Suçlar internet üzerinden işlenir, hukuki ihtilaflar internet üzerinden gerçekleşir hale geldi. “internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlali” sorunu da yaşanılan bu ihtilafların başında yer almakta.
Gerek gerçek kişiler gerekse tüzel kişiler hakkında internet ortamında asılsız, gerçek dışı, itibar zedeleyici ya da özel hayatların gizliliğini ihlal eden bir takım içerikler, sanal ortamda rahatlıkla yer alabiliyor. Sanal ortamdaki bu türden içerikler maalesef gerçek hayatlarda çok büyük yıkımlara neden olabiliyor. Örneğin, ürünlerinde domuz yağı bulunduğu iddia edilen bir firma çok büyük ticari kayıplara uğrayabiliyor. Çıplak bir fotoğrafı sosyal medyada yayınlanan bir kişi yaşadığı şehri dahi değiştirmek zorunda kalabiliyor. İnternet haber sitelerinde hakkında gerçek dışı bir haber yer alan kişi iş bulmakta zorlanabiliyor.
İnternet üzerinde yaşanılan bu sorunların klasik hak ihlallerinden bir takım farklılıkları söz konusu. Kısa zaman içerinde çok fazla kişiye ulaşması, çığ etkisi ile yayılması ve sürekli yayında olarak her an için ulaşılabilir olması bu farklılıklardan birkaç tanesi olarak söylenebilir. İnternet üzerinden gerçekleşen kişilik hakları ihlallerinin bir takım farklılıklar içermesi, geliştirilen hukuki çözüm yollarında da klasik genel hükümlerin dışında daha hızlı aksiyon almayı sağlayan mekanizmaların düzenlenmesini zorunlu hale getirmiştir. Kanun koyucu bu kapsamda 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununda” çeşitli düzenlemelere yer vermiştir.
Kanunda bu düzenlemeler yapılırken “hızlı hareket edilmesinin” temel prensip olarak kabul edildiği söylenebilir. Kişilik haklarını ihlal eden bir içeriğe erişimin engellenmesi sürecinden bahsetmeden önce; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı, erişim engelleme/yayından kaldırma gibi kavramların açıklanması faydalı olacaktır.
5651 sayılı yasa internet aktörlerini üçe ayırmıştır. Kanunda;
- İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler, içerik sağlayıcı
- Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişiler, yer sağlayıcı
- Kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişiler, erişim sağlayıcı
olarak tanımlanmıştır. Kanunda bu üç aktör sayılmakla birlikte dördüncü bir aktör olarak “ortam sağlayıcılarından” bahsedilebilir. Genellikle sosyal medya platformlarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği iddia edilmektedir. Bu aktör kimi özellikleri bakımından içerik sağlayıcı kimi özellikleri bakımından ise yer sağlayıcısı olarak nitelendirilebilir. Kanunda yapılacak olası bir değişiklikte yeni bir aktör olarak “ortam sağlayıcılarının” düzenlenmesi ve sorumluluk alanlarının belirlenmesi muhtemeldir.
Erişim engelleme ile yayından çıkarma iki farklı yöntemdir. Erişim engelleme ile içerik mevcudiyetini korurken Türkiye sınırları içerisinden içeriğe ulaşılamaz. Erişimi engelleyecek aktör ise erişim sağlayan yani erişim sağlayıcıdır. Yayından kaldırmada ise içerik mevcudiyetini tamamen yitirir. Bunu yapacak olan ise içerik veya yer sağlayıcısıdır.
İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan Sulh Ceza Hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.
Bu talepler, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır. Hâkim ise bu kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlayarak erişimin engellenmesine karar verebilir. Hakim tarafından erişimin engellenmesi kararı verilir ise bu karar Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gönderilir. Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.
Uygulamada özellikle kararların infazı noktasında bir takım olumsuzluklarla karşılaşılmaktadır. Bu olumsuzlukların en başında ise internet sitelerinin kullanmış oldukları “https” protokolüdür. Açılımı “SecureHypertext Transfer Protocol” yani “Güvenli Hiper Metin Transfer Protokolü” olan bu protokolü kullanan internet sitelerinde URL bazlı erişimin engellenmesi teknik olarak mümkün değildir.
Örneğin; youtube isimli platformda bir kişinin çıplak görüntülerinin yer aldığı bir videonun yayınlandığını düşünelim. Bu kişi sulh ceza hakimliğine başvursun ve hakimlik tarafından videoya erişimin engellenmesi kararı verilsin. Bu kararı tebliğ alan birlik üyelerine göndersin. Ancak üyeler youtube isimli platform “https” protokolü kullandığı için videoya ersimi engelleyemiyorlar. Bu videoya erişim ancak sitenin tamamına erişim engellenirse engellenebiliyor. Bu da bir tweet için Twitter’ın, bir resim için İnstagram’ın, bir paylaşım için Facebook’un tamamının engellenmesine neden olabiliyor. Anayasa Mahkemesin bu konudaki kararından sonra hakimlikler tarafından internet sitesinin tamamına erişimin engellenmesi kararlarının verilmediğini görmekteyiz.
Sorunun çözümü adına Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin bir nevi koordinasyon çalışması yürüttüğü bilinmektedir. Birlik yürüttüğü işbirliği kapsamında; kendisine tebliğ edilen kararları içerik/yer sağlayıcılarla paylaşmakta ve onların içerikleri yayından çıkarmasını sağlayarak hak ihlallerinin sona ermesi için çalışmaktadır. Ancak kimi zaman özellikle içerik sağlayıcıların “erişimin engellemesi” kararlarına karşı doğrudan sorumlu olmamalarından ve çoğu internet sitesinin yer sağlayıcılarının yurt dışında olmasından dolayı maalesef bu çalışmalar tam bir sonuca ulaşamamaktadır.
Erişim engelleme süreci genel hatları ile bu şekilde olmakla birlikte; unutulma hakkı, yetki sorunu, aynı içerik nedeniyle erişim engelleme, ilk bakışta ihlal kriteri, uygulamadaki eksiklikler başta olmak üzere konu ile ilgili her biri ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulması gereken diğer hususlara devam eden yazılarımızda yer vermeye çalışacağız.